Tvrdi da je nevin, da je bio na pogrešnom mjestu u pogrešno vrijeme.
Mike yanlış yerde ve yanlış yerdeydi.
Onaj seronja Mike je bio na krivom mjestu u pravo vrijeme.
Ve bunlardan dolayı yanlış yerde olduğumu düşündüm.
Pa, sa svim ovim, ja... mislio sam da sam na pogrešnom mjestu.
Sürekli olarak yanlış adama yanlış zamanda ve yanlış yerde aşık olma gibi bir yeteneğim var.
Uvijek se zaljubim u krivoga na krivome mjestu u krivo vrijeme.
İrlandalı ve dalgacı olmaktan başka suçu olmayan... ve yanlış zamanda ve yanlış yerde bulunan müvekkilimden... 15 yıIlık kan ve ter aldınız!
Imate 15 godina krvi, znoja i boli mog klijenta čiji je... jedini zločin što je Irac, budalast i što se našao u krivo vrijeme na krivom mjestu!
Çocuk yanlış zamanda, yanlış yerde, hepsi bu.
Dijete samo ima pogrešan prijevoz, to je sve.
Ben yanlış yerde ve yanlış silahla duruyordum.
Bio sam na pogrešnom mestu sa pogrešnim pištoljem.
Bay Orlov, her zaman yanlış yerde doğru zamanda.
Mr Orlov, uvijek na pogrešnom mjestu u pravom trenutku.
O zaman yanlış yerde olmadığını nereden biliyorsun?
Kako onda znaš da nisi na pogrešnom mjestu?
Tanrım, Neden hep, en yanlış yerde duruyorum?
Bože, zašto sam uvijek na pogrešnom mjestu!
Anlaşma yapmaktan vazgeçtim ve yanlış yerde olduğum hissine kapıldım ve bilirsin işte.
Izasao sam iz ugovora i upao u lose drustvo, i... ja i... ja... znas?
Kesinlikle yanlış yerde olduğumuzu düşünüyorum, Danny.
Mislim da smo na pogrešnom mjestu, Danny.
Yanlış zamanda yanlış yerde bulundum o kadar.
samo u pogrešno vrijeme, na pogrešnom mjestu.
Çünkü bende şeker var, yanlış yerde yersem, bir yerimden geri çıkardı.
Jer sam šećeraš, pa ako jedem tučeno vrhnje na pogrešnom mjestu, dobit ću osip.
Konuşmalara göre, katili yanlış yerde arıyoruz.
Razgovor indicira da smo na krivom tragu čitavo vrijeme.
Görünen o ki aşkı yanlış yerde aramada üstüme yokmuş.
Pa, očigledno sam ja inspiracija za pojam "traženje ljubavi na krivim mjestima".
Siz salaklar hep en kötü zamanda yanlış yerde oluyorsunuz değil mi?
Uvijek na pogrešnome mjestu u pogrešno vrijeme, ha, blesani?
Sadece yanlış yerde satış yaptığı için.
Samo zato što je radio na pogrešnom uglu.
Kötü değil. Ama o hep, yanlış zamanda yanlış yerde olmayı beceriyor.
Ne bi bilo, samo da se uvijek ne nađe na krivom mjestu u krivo vrijeme.
Karın yanlış zamanda yanlış yerde idi.
Bila je na pogrešnom mjestu u pogrešno vrijeme.
12 saniyedir ve yanlış yerde oturuyorsun.
12 sekundi, a ti si u krivom separeu.
Sadece yanlış yerde, yanlış zamanda yanlış siki ağzına aldın.
Samo... Pogrešno mjesto, pogrešno vrijeme, pogrešna kita u tvojim ustima.
Bunun böyle olacağını biliyordum fakat hava durumlarına baksaydık eğer aramayı yanlış yerde yaptığımızı görecektin.
Znam da smo sve to prošli ali ako pogledate nove informacije u vezi vremenskih obrazaca, vidjeti ćete da smo tražili na krivom mjestu.
Dostlarım, kaderinizde yanlış yerde olmanın cezasını çekeceksiniz.
Prijatelju, patiš od pogrešnog optimizma osuđenih na propast.
O yüzden eğer mutfak personelinden değilseniz yanlış yerde olmalısınız.
Pa, ako niste kuhari, onda ste na krivom mjestu.
"Yanlış zamanda yanlış yerde" göbek adım olmalıymış amına koyayım.
Trebao bih se zvati "Pogrešno mjesto u pogrešno vrijeme".
O gün, terörist miydi yoksa yanlış yerde yanlış zamanda uyanan birisi miydi hiç bilmiyorum.
Dan danas ne znam je li bio terorist ili čovjek koji se probudio u krivo vrijeme.
Ve sonra fark ettim ki, yanlış yerde arıyorum.
A onda sam shvatila da gledam pogrešno mjesto.
Sadece diyorum ki belki kubbeden yanlış yerde cevap bekliyoruz.
Samo kažem. Možda pokušavamo dobiti nekakav odgovor na pogrešnom mjestu.
Çocuk yanlış yerde yanlış adama bulaştı.
MOMAK JE BIO... POGREŠNA OSOBA NA POGREŠNOM MESTU.
Yanlış yerde olduğumu söylemeden önce Nygel'a minik kuşunun geldiğini söyle.
Prije nego što mi kažeš da sam na pogrešnom mjestu, samo reci Nygeli da je njena ptičica.
Yanlış zamanda yanlış yerde olmak diye buna denir işte.
To se zove biti na pogrešnom mjestu u pogrešno vrijeme.
Joan'un benden intikam almaya çalıştığını ve Gorman'la Jeffries'in yanlış zamanda yanlış yerde olduklarını sanıyorlar.
Vjeruju kako mi se Joan pokušala vratiti... a za Gormana i Jeffriesa, kako su bili u krivom trenutku na krivom mjestu.
Tek suçu yanlış zamanda, yanlış kişiyle, yanlış yerde karşılaşmak olan masum bir hedef.
Nevina meta, čiji je prekršaj bio što se našla na krivom mjestu u krivo vrijeme, sa krivom osobom.
Orada büyümenin çok çok tehlikeli olduğunu ve ailenin ya da arkadaşlarının yalnızca yanlış zamanda yanlış yerde oldukları için her an öldürülebileceklerini biliyorum.
Çok sık olarak yanlış zamanda... yanlış yerde oluyor.
Često je na pogrešnom mestu u pogrešno vreme.
Lacy sadece yanlış zamanda yanlış yerde miydi?
Lacy je samo na krivom mjestu u krivo vrijeme?
James Holden Kuşak'ın cinayet başkenti Eros'ta yanlış zamanda yanlış yerde bulunduğu için sokakta yaşanan tesadüfi şiddet olaylarında öldürülecek.
Džejms Holden će biti ubijen u nasumičnoj uličnoj pucnjavi na Erosu. Teško ubistvo na Beltu. Pogrešno mjesto, u pogrešno vrijeme.
Ne diyeceğim, orada olduğum zaman boyunca yanlış yerde olduğumu düşündüm.
Cijelo vrijeme dok sam bio tamo, mislio sam da sam na pogrešnom mjestu.
Gözünün önündeki şeyleri göremedin ve yanlış zamanda yanlış yerde bulundun ve neredeyse kendini öldürtüyordun.
Propustila si stvari koje su ti bile pred nosom, pojavila se na pogrešnom mjestu u pogrešno vrijeme i skoro poginula.
Ve siz bu akşam eve döndüğünüzde, elinizi uzatacaksınız, kapı kulbunu ararken fark edeceksiniz ki kulp yanlış yerde, ve "bir şeyler olmuş", diyeceksiniz.
Kada se navečer vratite kući i ispružite ruku, posegnut ćete za kvakom i primijetiti da je na krivom mjestu i reći ćete „hej, nešto se dogodilo“.
2.4837219715118s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
To su krivi ljudi, na krivom mjestu. 